26 Eylül 2013 Perşembe

GÖYNÜK VE TARAKLI



       Hafta sonu İstanbul veya Ankara’nın yoğun iş temposundan kaçarak zamanın durduğu Osmanlı döneminin halen yaşatıldığı Bolu’nun Göynük ve Taraklı beldelerini gezebilirsiniz.  E5 ve Tem yapılmadan önce kullanılan İstanbul  Ankara yol güzergahının tam ortasında her iki şehirden de aynı uzaklıkta yer almaktadır. Biz İstanbul’dan Tem otoyolu üzerinden giderek Adapazarı – Bilecik çıkışından sonra Bilecik yönünü takip ederek Geyve girişinden Göynük tabelasından devam ederek öncelikle Taraklı’ya ulaştık. Adapazarı gişelerden 60 km sonra Şener Şen’in Türk Telekom için çekilen reklam filmlerinde Mümkünlü Kasabası  olarak geçen bu güzel beldeye ulaşmış oluyorsunuz.




                Taraklı sokaklarında gezinirken Osmanlı döneminin mimarisindeki üç katlı cumbalı evleri daracık ve Arnavut kaldırımları ile döşenmiş sokakları sanki sizi o dönemin sakinliğine çağırıyor.  Taraklı içerisindeki en önemli Osmanlı eseri ise 1517 yılında Yavuz Sultan Selim’in veziri Yunus Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan  Yusuf Paşa Cami’sidir. Kare planlı tek minareli ve kurşun kubbe olarak yapılan camiye herkes Kurşunlu Cami demekteymiş.  Ayrıca Taraklı’nın eski Bağdat Yolu üzerinde bulunması nedeniyle Tarihi Han ve Osmanlı’nın topraklarına kattığı yerlere diktiği çınar ağacı geleneğinden kalma 1293 yılından beri yaşatılan birkaç kez yangın tehlikesi atlatan 7 asırlık çınar ağacıda görülmeye değerdir.  Küçük bir kasaba olan Taraklı’dan çıkarak 30 km ilerisindeki Göynük’e hareket ediyoruz.

          Göynük’de aynı Taraklı gibi zamanın akmadığı yerlerden biri içerisinden geçen Göynük Çayı’nın etrafında cumbalı Osmanlı evleri restore edilerek teker teker sıralanmış. Bazıları konaklama için pansiyon veya butik otel şeklinde bazısı yemek lokantası veya kafeterya olmuş. Bunların içerisinde acıkan karnımızı doyurmak için daha önceden araştırma yaptığım Paşazade Restaurant giriyor ve öneri üzerine yöreye ait farklı bir mantı ile güveçte özel olarak pişirilen yaprak sarmaları gerçekten ağzımızda doyumsuz bir tat bıraktı. Yemekten sonra hem yediklerimizi hazmetmek hemde girişten beri tepede dikkatimizi çeken Zafer Anıtına doğru daracık Arnavut kaldırımlı sokaklardan yürüyoruz. Anıt Cumhuriyetin ilk yıllarında Göynük’ün en hakim tepesi üzerine Kaymakam Hurşit Bey tarafından yaptırılmış.


        İstanbul’un fethine katkıda bulunan ve Fatih Sultan Mehmet’in hocası olan Akşemsettin Türbesi, Gazi Süleyman Paşa Cami’sinin hemen yanında bulunmaktadır.  Caminin yanında bulunan tarihi hamam hala kullanılmakta ve yapıldığı yıllarda caminin ısıtmasında kullanılmış.  Merkezde sokakları gezerken yöresel ürünlerin satıldığı dükkanlar ve tezgahları ziyaret ederek köylü kadınların emeklerini görebilir ve alışveriş yapabilirsiniz. Dönüş güzergahında Sünnet gölüne uğramayı planlıyorduk ama havanın kararması üzerine İstanbul’a doğru dönüşe geçtik. Sünnet, Çubuk ve Abant Gölü ile Mudurnu gezisini başka bir günde gezmeye karar verdik. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder